Latince adı ‘Mentha Piperita’ olan Nane, ballıbabagiller familyasındandır. Anavatanı Akdeniz bölgesi, özellikle Anadolu ve Mısır’dır. Ülkemizde hemen hemen her bölgede doğal koşullarda rahatlıkla yetişir. 25-30 farklı türü bulunur. Kuvvetli kokusuyla bilinen, erguvan renkli çiçekleri olan çokyıllık otsu bir bitkidir.
Hem taze hem de kurutularak kullanılan bu bitki dünya mutfağında özel bir yere sahiptir. Karakteristik kokusuyla hemen her çeşit yemeğe, salatalara, çorbalara, etlere, pizzalara, çöreklere, hamur işlerine ayrı bir lezzet katar. Aromasıyla yiyecekleri zenginleştirir. Dünya mutfağında ve sağlık amaçlı kullanımı binlerce yıl önceye dayanan nane Yunan Mitolojisinde de yer alır. Tarih boyunca karakteristik kokusuyla popüler parfümlerin imalatında kullanılmıştır. Amerika’daki yerliler tarafından kullanılan nanenin ticaret gemileriyle Avrupa’ya yayıldığı biliniyor. Pek çok kültürde misafirperverliği sembolize eden nane, Orta Doğu’da halen misafirlere ikram edilen ilk içecek olmaya devam ediyor. Romalılar bu bitkiyi arı sokmalarına karşı, hastalıklardan korunmak ve samimi duyguların ifadesi için kullanmışlardır. Ortaçağda nanenin ruhu canlandırdığı ve kötülüklerden arındırdığı düşünülmüştür. Cenaze törenlerinde nane kullanılmıştır. Yunanlılar nane kokusunun gücü simgelediğine inanmışlardır. Venüs’e atfedilen bu bitki; sevgiyi, bağlılığı, aşkı, tutkuyu ve erdemi simgeler.
Nane bitkisinden; nane çayı, nane yağı, nane ispirtosu, nane kolonyası, nane tentürü, nane ekstraktı, nane ekstresi, nane macunu, nane sabunu, nane şampuanı, nane likörü ve tütsüsü üretilir. Ayrıca içeriğindeki rezin, tanen ve uçucu yağların zenginliğiyle çok çeşitli ilaçların muhteviyatına girmiştir.
Uygun şartlarda kurutulan nane, ağzı kapalı cam bir kavanozda, loş, serin ve kuru bir ortamda saklanıldığında 1 yıla kadar tazeliğini korur.
[1] Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Prof.Dr.Turhan Baytop_(s302-303)